Olağanüstü Bir Gece
- 06/07/2017
Bu kadının sağlıklı iç güdüsüyle gerçek bir insandan beklediği olağan duygulardan hiçbiri içimde uyanmamıştı. O an içimdeki bu donuklaşma sürecinin ne kadar ilerlemiş olduğunu birden görüverdim - hiçbir yere tutunmadan, hiçbir yerde köklenmeden, akan suyun üzerinde kayar givi yaşıyordum ve bu soğuklukta ölü, cesedimsi bir yan olduğunu gayet iyi biliyordum; gerçi henüz çürümenin kötü kokan soluğu hissedilmiyordu, ama umarsız bir donukluk, acımasız, soğuk bir duygusuzluk yerleşmiş, yani bedensel anlamda gerçek ölümün ve çürümenin dışarıdan da görüldüğü aşamanın eşiğine gelmiştim. Bu olaydan sonra kendimi ve içimdeki bu tuhaf duygusal donukluğu bir hastanın hastalığını izlemesi gibi dikkatle gözlemlemeye başladım. Kısa bir zaman sonra bir arkadaşım öldü ve ben tabutunun peşinden yürürken, çocukluğumdan beri yakın olduğum bu insanı sonsuza kadar kaybettikten sonra içimde bir keder var mı, her hangi bir duygu yüzeye çıktı mı diye kendimi dinledim. Fakat hiçbir kıpırtı yoktu ve ben kendimi, ışığın hiçbir zaman içinde kalmadan geçip gittiği camdan bir nesne gibi hissettim. Bu olayda ve diğer benzer durumlarda kendimi ne kadar bir şeyler hissetmeye zorlasam , hatta mantıklı nedenler öne sürerek duygularımı harekete geçirmeye çalışsam da içimdeki bu donukluktan bir yanıt gelmiyordu.