P>Bilimler tarihi, insanın evreni araştırmasının, olguların zaman ve uzaydaki nedensel bağıntılarını bulup ortaya çıkarmasının, elde edilen doğruların savunulmasının, yanlışlara ve batıl inanışlara karşı savaşımının öyküsüdür bir bakıma. Bundan dolayı da, siyasi tarihten beklenemeyecek kadar daha çok dersle doludur. Siyasi tarihte, insanın tutku ve istenci işe çok fazla öznellik ve keyfilik karıştırır. Oysa kendisi de pozitif bir bilim olan bilim tarihi, insanın gözle görülür ilerlemesinin, özellikle maddi gelişmesindeki yadsınamaz ilerlemesinin bir açıklamasıdır. İnsanın tinsel, yani moral/ethik yanında böylesine hızlı bir gelişme gözlenememektedir; insanın manevi değerleri, maddi değerlerinin gerisine düşmüştür.

Bu durum kuşkusuz bilimsel ilerlemenin hiç kesintiye uğramadığı anlamına gelmez; tersine zaman zaman duraklama, hatta gerileme dönemleri olmuştur. Ancak çağlar boyunca bilimin genel gidişi ilerleme yönünde gerçekleşmiştir ve bilimin bu gelişiminin her zaman kavranabilir nitelikte olduğunu söyleyebiliriz. Değerler alanında ise bu gelişmeye rastlamadığımız gibi, sürekli bir kargaşa ile de karşılaşıyoruz. Bu yüzden değerlerin sürekli yeniden değerlendirilmesi sorunu günümüzün acil çözüm bekleyen sorunlarından birini oluşturmaktadır.