Dünyaya Hükmeden Sultan Kanuni - Kitap Alıntıları


- 19/08/2017 11:30

Kendi arsivlerimizi yasakladık, kilitledik, hatta sattık, sonra da Avrupalı gezginlerin safsatalarını gerçeklerin yerine koyduk. Kendi tarihimize kendi gözlüklerimizden bakmaya başladığımız zaman bu problem çözülecektir. Bizi en iyi biz biliriz. Başkasına ait bir mercek, ancak bakışımızı bulandıracaktır vesselam.


- 16/08/2017 21:30

Yani bir toplum alabildiğine düşman olduğu, her yerde zelil göstermeye çalıştığı bir topluma aynı zamanda hayran mıydı? Evet aynen böyle bir ruh hâli içindeydi o günün Avrupası. Osmanlı'nın oturması, kalkması giyimi kuşamı, adetleri, saray ve hamam adabları onları cezbediyordu. Osmanlı'ya benzemek için yarışıyorlar, onlar gibi kıyafetler diktiriyor, onlarınkine benzeyen saraylar inşa ettiriyorlardı. Hatta Hristiyan oldukları hâlde sırf Osmanlı'ya benzemek için saraylarının bahçesinde cami yaptıran bile vardı.


- 09/08/2017 07:30

Arz odasında padişahın oturacağı genişce bir taht bulunmaktadır. Bugün taht denilince bazılarının aklına geldiği gibi Avrupalı kralların oturdukları, ellerini yanlara koydukları koltuk görünümlü tahtlara inat bu taht tam bir yatak şeklindedir. Geniş, bağdaş kurmalık gerçek bir Osmanlı tahtıdır. Burada oturmakta olan padişah alınan kararları tek tek dinler ve, "olur" ya da "olmaz" der. Tabi bu arada oturduğu tahtın önündeki pencereden görünen karşı duvardaki kitâbeyi de göz önünde bulundurmaktan geri kalmaz. Karşı duvar, Birun Avlusu'nu Enderun Avlusu'ndan ayıran duvar olup üzerinde geçişi sağlayan Babüssaade vardır. Bu kapıdan Enderun'a bakan kapı kemeri üzerindeki kitâbede bir Hadis-i Şerif yazmaktadır, "Hikmetin başı Allah korkusudur." Hikmet, hüküm, doğru karar verme anlamına gelir. Doğru karar vermenin başı Allah korkusudur, denmektedir. Yani birgün sen de öldüğünde burada onayladığın ya da reddettiğin şeylerden hesaba çekileceksin! Kararlarını ona göre al!


- 11/01/2017 17:30

Harem denilince ne yazık ki aklımıza hep batı kaynaklı sahneler gelir. Içine yüzlerce kadının doldurulduğu saraylar. Sultanların keyfine has ortamlar ve her gece değiştirilen eşler. Bunlar, bu hayali sahneleri kaleme alan ya da tuvale aktaran Avrupalıların içlerindeki çirkefliklerin sanata yansımasından başka birşey değildir. Böyle görmek istedikleri ve kendi nefislerinde böyle arayışlar olduğu için bilemedikleri ortamları böyle yorumlaya gelmişlerdir.


- 15/11/2016 21:30

Edebî kişiliği ve yazdığı şiirleriyle çevresinde hayranlık uyandıran padişah, sade yaşantısıyla da bir mutasavvıf görüntüsü çizmektedir. Toprak kaplardan yemek yiyen, oğlu Süleyman'ın, buluğ döneminde biraz fazla süslenmesi üzerine, "Oğlum! Annene giyecek birşey bırakmamışsın." ikazını yapabilen bir babadır o.