FAZIL VE FEYLESOF KIZIM FATMA ALİYEYE MEKTUPLAR

FİYAT BİLGİSİ

Fiyat Bilgisi Yükleniyor


Kitap ile ilgili henüz yorum yapılmamış.

Kitap ile ilgili henüz alıntı paylaşılmamış.

Kitap Bilgileri

Kitap Yazarı F. Samime İnceoğlu
Yayınevi KLASİK YAYINLARI
ISBN 9789758740956
Sayfa Sayısı 512
Tür #edebi̇yat #mektup

“Hatıralarla Yakın Tarih” dizisinin ikinci çalışması olan elinizdeki eser, Tanzimat döneminin en velûd yazarlarından gazeteci Ahmed Midhat Efendi’nin (1844-1912) ilk kadın romancımız olarak kabul edilen Fatma Aliye Hanım’a (1862-1936) 1890-1912 arasında yazdığı 245 mektuptan oluşmaktadır. Büyük bir kısmı el yazması halinde olan bu mektuplar Latin harfleriyle ve topluca ilk defa neşredilmektedir. Elinizdeki çalışmada, Fatma Aliye Hanım tarafından bu mektuplara cevaben kaleme alınanlardan ulaşabildiğimiz on dokuz tanesine de yer verilmiştir. Bunların sayısı Ahmed Midhat’ın mektuplarına nisbetle az olduğundan ne yazık ki bu eser daha anlamlı olabilecek bir mektuplaşma hüviyeti kazanamamıştır. Hâce-i Evvel, yani ilk öğretmen olarak anılan Ahmed Midhat Efendi toplumumuzda okumayı sevdirmesi ve yaygınlaştırmasıyla tanınır. Yazdığı roman ve hikâyeler büyük bir ilgiyle takip edilmiştir. O aynı zamanda genç kalemleri yüreklendirmesi ve heveskâr gençlerin ellerinden tutarak yazarlık basamaklarını daha rahat çıkmaları için onları desteklemesiyle de meşhurdur. Bu gençler arasında başta Fatma Aliye Hanım olmak üzere kadın yazarların ayrı bir yeri vardır. Ahmed Midhat Efendi, toplumun ilerlemesi ve kalkınması için kadının eğitimine büyük önem vererek onların matbuatta ve edebiyat dünyasında sivrilmeleri uğrunda çaba sarf etmiştir. O ayrıca tahammülsüz bazı erkeklerin henüz yeni filizlenmeye başlayan kadın yazarlara dönük eleştirilerini göğüslemeye, kendisini bu saldırılara karşı siper etmeye de azmetmiş bir isimdir. Ahmed Midhat’ın genç kalemlere dönük bu hocalık ve bir nevi babalık misyonu en iyi şekilde elinizdeki mektuplardan takip edilebilir. O Fatma Aliye’yi yazma konusunda sürekli olarak teşvik etmesinin yanında hangi konuda ve nasıl yazacağını, plan taslağı hazırlamaktan mesleğin püf noktalarına dikkat çekmeye varıncaya kadar teori ve pratiği ile gösterir. Konu seçiminde ve kullanılacak ifadelerde takip edilecek siyaset de bunların bir parçasıdır. Örneğin Fatma Aliye’nin romanlarında boşamayı yaygın bir olgu olarak göstermesinin Osmanlıları “hüsn-i teşhir” olmayacağına dikkat çekmesi ya da Osmanlı Devleti’nin Fransa’nın Cezayir’i istîlâsını resmen tanımamasından dolayı Cezayir yerine Afrika kelimesini kullanmasını önermesi bunlardan bazılarıdır. Fatma Aliye Hanım’ın şiirle, hele de aşk şiirleriyle ve felsefeyle uğraşmasını eleştiren Ahmed Midhat Efendi olsa olsa hikemiyat ve felsefe tarihiyle uğraşmayı tavsiye eder ve onu nesre, tabiî bilimlere ve tarihe yönlendirmek için çalışır. “Fazıl ve feylesof kızım”, “hem âlim hem fatîn kızım”, “asrın ferîdesi kızım” vb. hitaplarla sürekli taltif ettiği Fatma Aliye Hanım’ı yeri geldikçe acımasızca eleştirir. Öyle ki örneğin onun Udî romanının taslağını inceledikten sonra “böyle roman olmaz” hükmünü vermesi ya da Fatma Aliye’nin musikiden anlamadığı yolundaki eleştirisi bunlar arasındadır. Bu tür eleştiriler zaman zaman dargınlığa ve mektuplarının bir süre kesintiye uğramasına neden olur. Mektuplar Ahmed Midhat Efendi ve Fatma Aliye Hanım’ın biyografilerine ve kimi samimî itiraflarına olduğu kadar o dönemin gündelik hayatına ya da edebiyat ortamına ve dedikodularına da ışık tutacak niteliktedir. Örneğin Ahmed Midhat’ın 1889’da Stockholm’deki Şarkiyatçılar Kongresi’ne giderken Türk edebiyatının seçkin örneklerinden biri olduğu düşüncesiyle yanında götüreceği eserler arasına katılan fakat kendisinin beğenmediği Nigar Hanım’ın şiir kitabını (Efsûs olmalıdır) “yavaşça çalıp mahvetme”si belki başka hiçbir kaynakta bulunmayan itiraflardan biridir. Zaman zaman geçmiş çapkınlıklarından söz eden Ahmed Midhat Efendi’nin 1894’te son dört beş yıldır daha dindar olduğunu, keza aynı dönemlerde ibadetten büyük zevk alarak namaz kılmaya ve Kur’an okumaya doyamadığını söylemesi de biyografisi için ilginç bir ayrıntı olmalıdır. Mektuplar aynı zamanda ikisine ve bilhassa Fatma Aliye Hanım’a ait çeşitli eserlerin hazırlık aşamalarına dair içerden bilgiler sunması açısından da önemlidir. Eğitim ve çokeşlilik gibi, çeşitli yönleriyle kadın sorunu başta olmak üzere Osmanlı ve batı medeniyeti ekseninde din, tarih (özellikle bilim tarihi), edebiyat ve sanat konuları mektupların ağırlıklı gündemi arasında yer alır. Ahmed Midhat Efendi yeri geldikçe ve satır aralarında Osmanlıcılığı, Sultan II. Abdülhamid’e bağlılığı, Jön Türklere yönelik eleştirileri ve sansürden yakınma türünden siyasî mevzulara temas etmeyi de ihmal etmez. Theodor Kasab’ın “yazı makinesi” unvanını verdiği Ahmed Midhat Efendi’nin çalışkanlığı burada da görülür. O mektuplarını kah boğaz vapurunda, kah Meclis-i Umûr-ı Sıhhıye’nin komisyon toplantıları ve ziyaretçi trafiği arasında kaleme alırken çoğu zaman da yarıda kesmek zorunda kalır. Mektuplarında “kronometro gibi muntazam harekâtla” yaşayarak kısa zamanda iki roman bitirip iki roman daha yazdığından ve tefsir notları aldığından söz etmektedir.