Gerçekliğin medya, fınans kapital ve siyaset prizmasından süzülerek şekillendiği günümüz iletişim ortamında haber ve habercilik ciddi sıkıntılar içinde.Bilgi ve enformasyonun, haberleşme sürecinde geçirdiği bozulma, bilginin çarpıtılması, aktarılan gerçekliğin içinin amaçlı olarak boşaltılması hiç kuşku yok ki bireyin özgürleşmesi önünde önemli bir engel.Sermaye ilişkileri ve siyasetin belirlediği çıkar ve beklentiler ağına sıkışmış medya düzeninde, bireyin içinde yaşadığı dünya ve kendi gerçekliği hakkında doğru bilgilenmesi, bu gerçekliği nesnel koşullar İçinde algılayıp yorumlaması giderek zorlaşıyor.Böylesi bir ortamda bireyin özgürleşmesi sorunsalı, sadece haberi tüketen bireyler için değil, haber üretim sürecinin temelinde yer alan haberci, yani muhabir için de geçerli.Klasik işlevleri dışındaki amaçlarla şekillenen "yeni medya düzeninde"haberin  ideolojik bir üretim sürecine dönüşmesi,nin da aslında bağımsız ve özgür olması gereken çalışma koşullarını ve konumlanışını olumsuz yönde etkilemekte.Böylesi bir ortamda,"haberim var" diyebilmek, neyin haber olup olmadığını etik değerler bütününde ve kavramsal bir çerçeve içinde anlatmaya soyunmak haberciler açısından bir varoluş mücadelesinin de gereği.Kitap bu açıdan, hem medya çalışanlarına hem de 'akademik dünya içinde bilgi ve deneyimlerini şekillendiren geleceğin habercilerine, nesnel ve objektif kriterlerle oluşturulmuş kavramsal bir çerçeve ve bakış açısı sunuyor."Haberim Var" bu anlamda sadece bir kitap değil, haberde özgürleşmenin, doğru ve iyiyi aramanın da sloganı.