Benim saf, dünyadan bîhaber, kanayaklı ama kendisini dünyanın bütün galesinin de ortasında buluveren dedem.
Azam'ın kazazedesi, Sophia'nın kafası karışık âşıkı, Tebriz-Tiflis-Batum-Bakü hattında tacir; yanık, kavruk, yaralı ama bir o kadar da hayat dolu, alnını rüzgâra vermiş öylece oturuyor.
"Demek burada gördüler birbirlerini" diye geçiriyorum içimden gülümseyerek.
İçim içime sığmıyor.
Kolay değil, dedemle anneannemin ilk görüşmelerine tanık oluyorum.
Kitap ile ilgili henüz yorum yapılmamış.