Kubilay Han'ın bir sarayı vardı
Biz kartalları izleyerek buraya gelirdik
Göğün bahçesinde bir kum tanesiydi zaman
Ölüme giden yolu kimse bilmediği için,
durmadan şarkı söylerdik
Herkes kendi ölümünü kazanmalı diye
Nakaratları olan bir şarkıydı bu
Bir süre sonra susardık
Som ateşlerden yapılma birer aynaydı yüzlerimiz
bakınca ölümsüz ifadeler ışırdık,
soyumuzu ifade eden kutsal meşeler değildi, acıydı
Her şey bakışlarımızla kaybolup giderdi,
o zaman herkes olurduk.
Su kalbini açardı,
ağır bir küf kokusu gelirdi,
çiçekler yollarını şaşırırdı.
Çılgın güneş başını kumlara vurduğu zaman
Bir yılan olur, kendimizi sokmaya başlardık
İçimizde uğuldayan karanlık bir bıçaktı.
Yüzümüzü yontan ışık
Kendimizi vurmak için ne karanlıklar beklerdik.
Çaresiz kalırdık, yan yana uzanmak yalnızlığımızı alırdı.
Bedenimizi ürperten yelle uyurduk,
kavuşmak derdik buna
Kitap ile ilgili henüz yorum yapılmamış.