P>Yirminci yüzyılın sonlarına, bizim çağımıza, bu mitik çağa geldiğimizde, hepimizin makine ile organizmanın teorik b ir zeminde ifade edilen ve fabrikasyon
misali uydurulmuş birer melez olduğumuzu vurgulamak gerekir; kısacası, hepimiz siborguz.
Siborg, hem ‘tahayyül’ün hem de ‘maddi gerçeklik’in yoğunlaşmış bir imgesidir. ‘Batı’nın bilim ve siyaset geleneklerinde (ırkçı, erkek-egemen kapitalim
geleneği, ilerleme geleneği, benliğin başka benliklerin yansımalarından yeniden üretilmesi geleneği) oranizma ile makine arasındaki ilişki, hep bir sınır
muharebesi şeklinde cereyan etmiştir. Bu türdeki bir sınır muharebesinin paylaşılamayan toprakları da üretim, üreme ve tahayyüldür.
Benim argümanım, sınırların karışmasını sevinçle karşılamakta ve bu sınırları oluşturulmasında sorumluluk üstlenmektedir. Benim argümanım ayrıca,
sosyalist-feminist kültür ve teoriye, postmodernist, natüralist-olmayan bir tarzda ve cinsiyetin olmadığı bir dünya-belki doğuşun olmadığı, belki sonu da
olmayan bir dünya-tahayyül eden ütopik gelenek dahilinde, katkıda bulunma çabasını temsil eder. İkisi sarmal dansla birbirlerine sarılmışlarsa, ben tanrıça
Kitap ile ilgili henüz yorum yapılmamış.