TEHLİKELİ OYUNLAR - Kitap Alıntıları


- 03/08/2017 22:30

Hüsamettin Albayım bir de saçlarını boyuyor. (O pis renkli sıvı ile.) Beyaz kılların arasını, kahverengi lekeler kaplıyor. Her gün tıraş oluyor. (Tıraş olurken yüzünü kesiyor, kesikler kabuk bağlıyor. Bütün bunlar kimin için?) Boynuna dar gelen gömleğinin üst düğmesini kaparken, gerdanının buruşukları, gömleğin içine sıkışıyor; boyun, katlanmış bir kağıt gibi kırışıyor. Ne olur konuşun albayım, dayanamıyorum.


- 23/07/2017 18:30

Olmadı, kısmet değilmiş albayım, mutfak temizliğiyle olmuyormuş. Uyanınca boynuma sarılmıştı uykulu kollarıyla. Ben de bütün iş bundan ibaret diye sevinmiştim, esas meselelere boş vermiştim, tabakların suları bile akmadan onları kurulamıştım, beni azarlamıştı, beni bu kadar seven ve ikide bir kollarını boynuma saran kadın neden böyle önemsiz bir mesele için beni azarlamıştı? İyi niyetlerle iyi eserler verilemeyeceğini neden hatırlatmıştı? Neden neden neden albayım?


- 19/07/2017 20:30

Ölüm gibi, tatsız ve bir türlü söylenemeyen bir kelime havada dolaşıyor ve onların diledikleri gibi yaşamalarını engelliyordu. Günlük konuşmalarda rahatça söylenilen ve anlamı bilinmeyen bu kelimenin kullanılamaması bile durumu değiştiriyordu. Tam bu acı kelime dillerinin ucuna geldiği sırada kendilerini tutmaları, kelimeyi söylemekten de kötü bir etki yapıyordu. Konuşulmaktan korkuluyordu; sanki, en basit bir söz bile sonunda, söylenmesi yasak o kelimeye gelip dayanacaktı.


- 27/06/2017 06:30

“…Fakat Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor Albayım. Öyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu Albayım? Yok. Peki Albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat Albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size, nasıl kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın Albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum Albayım. Kelimeler… Kelimeler Albayım, bazı anlamlara gelmiyor…”


- 23/08/2017 18:30

Kuru üzüm ve incir yetişir. Önce ıslak yemişler yetişir, onları güneş olan yerlerde kurutarak kuruyemiş yetiştiririz. İngiltere'ye göndeririz. Onlar da bize gerçek gönderirler. Gerçek tohumları gönderirler biz o gerçeklerlerden kendimize göre gerçekler yetiştirmeye çalışırız. Son yıllarda kuru üzüm ve incirin yanısıra köylü de göndermeye başlamışızdır. Bu köylüleri önce şehirlerde biraz yetiştiririz, tam olgunlaşmadan (yolda bozulmasın diye) başka ülkelere göndeririz. Onlar da bize döviz gönderirler. Halk müziği göndeririz, şöför plağı gönderirler. Aranjman gönderirler. Azgelişmişülke göndeririz, yardım gönderirler. Zelzele, toprak kayması, sel felaketi haberleri göndeririz çadır ve heyet gönderirler. Asker göndeririz, teşekkür gönderirler. Binzorluklayetiştirdiğimiz değerler göndeririz, dışülkelerdeçalışanyabancıistatistiği gönderirler. Gerçekinsanlarımızı göndeririz, bizeordanmektup gönderirler.