(...)
"Uyan."
Gözlerimi açtım ve gördüğüm ilk şey, Liu'nun çok yakmım-daki ıslak ve pembe yüzü oldu, kirpikleri karla kaplanmıştı. "Uyan ve bir bak."
Sabahın erken saatleriydi ve o, yüzünde huzursuz bir ifadeyle çatının üstünü işaret ediyordu. Silkindim ve sıçradım. Bir an için nerede olduğumu unutmuştum. Çatı karla kaplıydı ve şafak, her yeri soluk, neredeyse gerçek dışı bir pembeye boyuyordu. "Bak" diye ısrar etti. "Bak."
Gece üzerime yağmış olan kar tabakasını aceleyle silkeledim
ve kendime gelmeye çalıştım. O kadar üşümüştüm ki vücudum
ıtırdıyordu ve hareket edemiyordum. Liu beni omuzlanmdan
avradı, oturur duruma getirdi, vücudumu batıya yöneltti ve beni
dağın tarafına bakmaya zorladı.
"Kaplan Dağı. Görüyor musun?" Sesinde dehşetle karışık bir
r huşu vardı, bir şey, sesinin çok genç ve güvensiz çıkmasına ne-
en olmuştu. Yanımda duruyor, eldivenlerindeki karları süpürü-
du. "Söyle bana, Shi Chongming bu senin bildiğin Kaplan
Dağı mı?"
(...)
Kitap ile ilgili henüz yorum yapılmamış.