Birçok ülkede, ekonomik büyümenin nüfusun sadece küçük bir kısmına yaradığını, çoğunluk için ise giderek daha ümitsizleşen şartlara neden olduğunu biliyoruz. Bu etki, sistemi yönlendiren büyük işadamlarının özel bir statüye sahip olmaları gerektiği inancı tarafından da körükleniyor. Bugünkü sorunlarımızın çoğunun kökeninde yatan ve belki de etrafta bu kadar komplo teorisinin uçuşmasının ardındaki neden de bu İnanç. Dünya kaynaklarının oburca tüketimini neredeyse azizlik mertebesine çıkarttığımız, çocuklarımıza dengesiz hayatlar süren insanları örnek almalarını öğrettiğimiz ve nüfusun büyük bir kısmını seçkin bir azınlığın kölesi gibi tanımladığımız zaman, bela arıyoruz demektir ve bela da bizi bulur.Küresel imparatorluğu terfi ettirme çabasında olan şirketler, bankalar ve hükümetler; finansal ve politik güçlerini, okullarımızın, işletmelerimizin ve med yanın, hem bu hatalı kavramı, hem de bunun sonucunu desteklemelerini garanti etmek için kullanıyorlar.Bizi küresel kültürümüzün gittikçeçe artan miktarlarda yakıt ve bakım gerektiren o kadar ki, sonunda etrafındaki her şeyi tü ketmiş ve artık kendi kendini yutmaktan başka bir çaresi kalmamış olacak- devasa bir makineye dönüştüğü bir noktaya getirdiler.
Kitap ile ilgili henüz yorum yapılmamış.