p>Seksenli yılların başında Şerif Mardin'den "Sosyal Değişme" dersini almıştım. Hoca derse değişmeyi değil, sürekliliği anlatarak başladı. "Değişme"ye adeta kutsal bir anlam yükleyen modernleşme kuramlarını okuduğumuz bir dönemde, sürekliliği vurgulayan bir giriş bizim için çok ilginçti. Ama daha da ilginç olanı, bu girişin ardından "sınıfımızda toplumsal sürekliliğin çok bariz bir örneği var" deyip susması ve cevabını bizden beklemesiydi.
Bu sürekliliğin benimle ilgili olduğunu hemen anlamıştım. Hoca için başörtüm, nevzuhur bir uygulama değil, toplumsal sürekliliğin bir göstergesiydi. Yani bu topraklarda yaşayanlar yüzyıllardır Müslümandı. Ve kadınlar, eğitim ve kentleşmenin dinin uygulanışını ortadan kaldıracağını iddia eden modernleşme ve sekülerleşme teorilerinin hilafına, dinlerinin gereği olarak örtünmeye devam ediyorlardı. Böyleydi. Ama ağırlıklı olarak son otuz yıldır yasaklar nedeniyle bir "sorun dönüştü başörtüsü. Toplumsal süreklilik vurgusunun yerini bir nevzuhurluk vurgusu aldı. Hem de sadece iktidar partisinin yandaşlığı çerçevesine hapsedilen, parti rozetine indirgenen bir nevzuhurluk...
Kitap ile ilgili henüz yorum yapılmamış.